Sıkça Sorulan Sorular
Klinik psikologlar ve psikoterapi süreçleri hakkında en sık sorulan sorulara bu bölümde kısa ve net yanıtlar bulabilirsiniz.
Klinik Psikolog Kimdir?
Psikolojinin herhangi bir alt dalında yüksek lisans yapmış kişi uzman psikologtur. Ancak ünvanını hangi alanda uzmanlık eğitimi almış olduğu belirler. Klinik Psikoloji, gelişim psikolojisi, endüstriyel psikoloji, sosyal psikoloji vb gibi psikoloji biliminin birçok alt uzmanlık dalından biridir. Klinik psikologlar ise klinik psikoloji alt dalı üzerine eğitim almış uzman psikologlardır. Klinik psikolog olabilmek için 4 yıl süren psikoloji lisans eğitiminin üzerine klinik psikoloji alanında en az yüksek lisans ve/veya doktora derecesine sahip olmak gerekir. Ülkemizde bu anlamda yaşanan mesleki ve hukuksal karmaşayı giderebilmek amacıyla 2011 yılında meclise sunulan 411 sayılı yasa teklifinin 9.maddesinin ek 13.maddesine göre “klinik psikolog” ünvanı bu akademik gereklilikler çerçevesinde resmiyet kazanmıştır. Bu ünvanı taşıyan kişiler aynı zamanda sağlık meslek mensubu olarak kabul edilmiştir.
Klinik Psikologlar Ne Yapar?
Klinik Psikologlar duygusal, zihinsel ve davranışsal sorunlar yaşayan bütün gelişimsel seviyedeki bireyleri (bebeklikten yaşlılığa) değerlendirir, sorunlarını tespit eder ve aldıkları psikoterapi eğitimi çerçevesinde bu kişilere terapötik destek sağlayarak şikayetlerinin üstesinden gelmelerine yardımcı olurlar.
Eğitimleri gereği psikopatoloji üzerine uzmanlaşmış ve psikoterapi eğitimi almış olan klinik psikologlar normal gelişim üzerine de bilgi donanımına sahiptirler. Bu nedenle normalden sapan gelişimleri ya da davranışları tespit etmede yetkindirler. Eğitimlerinin diğer bir parçasını oluşturan psikometerik değerlendirme yetkileri sebebiyle kişilere sorunlarına göre ölçek ve test uygulama, yorumlama yetkisine de sahiptirler.
Klinik psikologlar klinik ortamlarda çalıştıkları gibi hastanelerde, halk sağlığı merkezlerinde, cezaevlerinde ve akademik ortamlarda da çalışabilirler. Gerekli durumlarda bir psikiyatri hekimi ile işbirliği içerisinde danışanlarına etkin bir destek süreci sağlarlar.
Görüşmelerle ilgili uygulanan gizlilik politikası nedir?
Psikoterapi çalışmalarında gizlilik esastır. Psikolog ve danışanı arasında konuşulanlar kişinin kendisinin ya da bir başkasının sağlığını tehdit eder bir durum olmadığı sürece başka kimseyle paylaşılmaz. Sözkonusu bir tehdit olduğunda da mesleki etik ve hukuki zorunluluklar çerçevesinde mutlaka ilgili kişilerle temasa geçilir. Bu iletişim yapılırken mutlaka danışanın bilgisi ve izni dahilinde olmasına çalışılır.
Seanslar ne kadar sürer?
Seanslar 50 dakika sürmektedir. Bazı öngörüşmelerde bu süre en fazla 60 dakika olarak uzatılabilmekte ancak bu durum ilk görüşme ile sınırlı tutulmaktadır. Seanslar her zaman tam saatinde başlar ve tam saatinde biter. İstisnai olarak psikologtan kaynaklı bir gecikme söz konusu ise mutlaka bu süre telafi edilir ancak danışandan kaynaklanan gecikmeler için aynı durum geçerli değildir.
Gerektiğinde seans iptali nasıl yapılır?
Verimli bir psikoterapi süreci için psikologla kararlaştırılan düzende seanslara aksatmadan devam edilmesi esastır. Iptal mecburiyeti halinde kişinin ve psikoloğunun programının aksamadan işleyebilmesi için randevu saatinden en geç 24 saat önce haber verilmesi beklenir. Zamaninda iptal edilmeyen seanslar yapilmis kabul edilir ve ücreti danisandan talep edilir. Ayrica psikoterapi sürecinin düzenini korumak adına iptal edilen seansın telafisi yapılması önerilir.
Fayda sağlamak için ne kadar süre devam etmek gerekir?
Alınacak psikolojik desteğin süresi yaşanan sorunun büyüklüğüne, ne kadar süredir yaşandığına, aciliyetine ve danışanın beklentilerine göre psikolog ve danışan tarafından birlikte kararlaştırılır. Birkaç seanslık kısa danışmanlık süreçleri olabildiği gibi genellikle bir psikoterapi sürecinden bahsediliyorsa, bunun uzun dönemli ve derinlemesine bir çalışma olacağı söylenebilir. Psikoterapi çalışmalarında danışanın ihtiyaç duyduğu anlarda süreç gözden geçirilebilir, hem psikoloğun klinik görüşü hem de kişinin beklentilerine göre ne şekilde devam edileceği her zaman konuşulabilir.
Online psikolojik danışmanlık yüz yüze danışmanlık /psikoterapi çalışmalarına kıyasla ne kadar etkindir?
Psikolojik danışmanlık/psikoterapi diğer birçok mecra gibi son yıllarda teknolojinin nimetlerinden faydalanan bir alandır. Teknolojik gelişmeler yüz yüze görüşmenin mümkün olamadığı durumlarda bir avantaj sağlasa da bu süreçlerin ne kadar etkin olduğu hem danışanlar hem de alandaki profesyoneller tarafından bir merak konusu olabilmektedir.
Bu bağlamdaki soru işaretlerine henüz çok yeni ve az sayıda olmakla birlikte ışık tutan çeşitli araştırmalar mevcuttur. Bu araştırmaların güvenilir ve Amerikan Psikologlar Birliği (www.apa.org) tarafından da referans alınan büyük bir kısmı internet üzerinden gerçekleştirilen psikolojik desteğin terapötik anlamda meşru bir destek mecrası olarak kabul edilebileceğini ve geleneksel yüz yüze uygulanan danışmanlık ve psikoterapi çalışmalarına benzer etkinliğe sahip olduğunu göstermektedir.
Elbette online bir destek sürecinin sözkonusu kişi ve yaşanan sorun açısından ne kadar uygun ve etkin olacağına, uzmanın bu konudaki profesyonel klinik görüşü ile danışanın beklentileri ve koşulları değerlendirilerek karar verilir.